30 Ocak 2016 Cumartesi

DİVAN EDEBİYATI VE GENEL ÖZELLİKLERİ

Anadolu'da, temelleri XIII ve XIV. yüzyıllarda Hoca Dehhanî, Ahmedî gibi şairlerce atılan ve XV. yüzyıldan sonra da bütün kurallarıyla ortaya çıkan bir seçkinler edebiyatı dır. Çünkü şair ve yazarlarının hemen hepsi medreseden yetişmiş, saray çevresinden insanlardır, içlerinde şeyhülislamlar, paşalar, vezirler, hatta padişahlar var­dır. Bu yüzden bu edebiyata saray edebiyatı diyenler de çıkmıştır.
Divan edebiyatında şair ve yazarlar kadar, bunların ürünlerini okuyanlar da seçkin insanlardır. Bir başka ifadeyle divan şair ve yazarlarının amacı halka seslenmek de­ğildir. Divan şairleri için önemli olan, seçkin bir zümreye, yüksek mevkilerdeki in­sanlara ulaşmak, onların beğenisini ve övgüsünü hak etmektir. Divan edebiyatının bu özelliğini dikkate alanlar da divan edebiyatından genellikle yüksek zümre edebi­yatı olarak söz ederler. Divan edebiyatının tipik bir özelliği de şairlerin ürünlerini ya­ratırken önceden belirlenmiş birtakım biçim kurallarına uymak zorunda olmalarıdır.
Bu özelliği nedeniyledir ki divan şairlerinin ürettiklerinde biçim yönünden fazla bir özgünlük yoktur. Divan şiiri yüzyıllar boyunca aynı kalıplar içinde kendisini tekrarla­mış, hemen hemen hiç değişmemiştir. Bu yüzden de kimilerine göre divan edebi­yatı bir klasik edebiyattır. Arap ve Fars dilinin, kültürünün etkisindeki bu edebiyata divan edebiyatı denmesinin nedeni ise daha farklıdır. Divan şairleri için birden çok dilde şiir yazmak bir övgü kaynağıdır. Bu yüzden de şairler mümkün olduğunca hem Türkçe hem Arapça hem de Farsça şiirler yazmaya çalışırlardı. Sonra da bun­ları yazıldıkları dillere göre ayırıp divan adını verdikleri bir kitapta toplarlardı. Sade­ce Türkçe ya da sadece Farsça divanı olan şairlere de küçümsenerek bakılırdı. Biz­de XV. yüzyıldan XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar hüküm süren bu geleneğe di­van edebiyatı adının verilmesinin nedeni budur.
Divan edebiyatının bir başka özelliği de bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu ile doğ­muş, onun çözülüp yıkılmasıyla da son bulmuş bir edebiyat geleneği olmasıdır. Bu yüzden, divan edebiyatından Osmanlı Edebiyatı adıyla söz etmek de yanlış olmaz.

Divan Edebiyatının Genel Özellikleri
  • Arap ve İran edebiyatlarının etkisiyle, medrese tahsilinden geçmiş seçkinlerin oluşturduğu edebiyattır.
  • Dil, konu, biçim özellikleri yönünden Arap ve özellikle İran edebiyatının etkisindedir. Edebiyatımızın yabancı etkilere en açık bölümüdür.
  • Eserlerin tamamı yazılıdır.
  • Divan edebiyatında anonim ürün yoktur.
  • Düz yazı da kullanılmış olmakla birlikte nazım (şiir) daha yaygındır.
  • Müzikle ilgisi halk edebiyatına göre çok daha azdır.
  • Din dışı ve bireysel konular - temalar ön plandadır. Dinî ve toplumsal konulara daha az yer verilir.
  • İlk örnekleri XIII. ve XIV. yüzyıllarda verilmiş ise de XV. yüzyıldır. XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etmiştir.

Divan Şiirinin Özellikleri
  • Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
  • Temel nazım birimi beyittir.
  • Arap ve İran edebiyatlarından aynen alınmış nazım biçimleri kullanılmıştır. Sadece şarkı ve tuyug divan şairlerince geliştirilmiştir.
  • Genellikle tam ve zengin kafiye tercih edilir. Ahenge önem verildiğinden redif­lere de özellikle yer verilir.
  • Bütün güzelliğine değil, parça (beyit) güzelliğine önem verilir.
  • Dil ve anlatım süslü ve sanatlıdır. Duygu ve düşünceler, mazmun adı verilen kalıplaşmış (telmihli, eğretilemeli) sözlerle dile getirilir.
  • "Sanat için sanat" ve "söz güzelliği" amaçlandığından konu geri planda kalır. Genellikle insan aşkı, içki, eğlence gibi tema ve konular işlenir. Din ve tasavvuf konularına da yer verilir.
  • Soyut ve düşsel sayılabilecek bir edebiyat geleneğidir. Ürünlerde gerçek hayat sahnelerine pek yer verilmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder