Maraton , Hemşire ve Haysiyet
Kökünü kurut şu pisliğin. Geride kalan adaletin cesedi. Akbabaların gagasında biten bir hikaye daha yazıldı taş yazıtlara. Okunmayı unutmuş yosunlu bir taş dikin şuraya. İnsanlıktan kalanı çakallar paylaşıyor. Yaşama hakkından dolayı onlara saygım. Çakal elbet çakallığını yapacak. İflahsız kalmış bu maratoncu. Yollar gittikçe yaşlanıyor. Mevsimler durdukça değişmiyor. Yaşlandıkça yollar kısalıyor. Değişmedikçe her şey aynı kalıyor. Değişmeyen sonuçların farklı olabileceğine inanacak kadar iyimser bazılarımız. Kar yağdı.
Son esvabında yırtıldı.cennet bahçelerinden bir diken koparmak kime nasip olmuş?herşeyin en iyisine layık olan benden başka kim olabilirki? Yıkıl karşımdan. Çabuk soytarıyı getirin. Bana biraz dua etsin. Soytarılıp kabul edenlerin mezarı neden hep geniş?
En çok eğlenen ve parayı su gibi harcayana bu iki büklüm karakterler. İki bölümlük bir hayat hikayesi bazıları için. Son nefesini vermek üzere ölüm döşeğine yattı haysiyet.
Saygıda kusur edilmeyen keşke geride bıraktıkların olsaydı. Yüz ağaçların arasından sıyrıldı.
Kalp ardan sıyrıldı.
Kalp krizlerine alışkınım gel ve bul beni sokaklarda. Son bir sarsıntı, son bir iğne, bir düşünce, bir hemşire yüzü, bir siren, bir alışkanlık, bir rahatlama.
Beklediğim kadar korkunç değilmiş. Şimdi olmayacaksa ne zaman?
Ben alışığım gözüm arkada kalmamaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder