hediyelik kupayla girdi.mustafa hemşirelere bol bol teşekkür etti.
İstanbulda yine her zamanki gibi trafik vardı.trafigin yanında insanların sokaklarda eylem yapması istanbulun trafiğini dahada kesmekeş hala getiriyordu.ama ne Mustafa ne ne öykü bunları görecek düşünecek durumdaydı.onlara göre bu bebek doğduğuna göre bir mucize gerçekleşmişti.artık insanlar yaratıcının büyük kudretini görebilirlerdi.onlara göre İstanbulda mevsim bahara dönmüştü.bir geyik yavrusuyla beraber bir dereden su içmeye inmişti.iğne uçlu yapraklarından çiğ damlalarını aşağıya bırakıyordu devasa çam ağaçları.kaktüsler diken yerine pamuk çıkarır olmuştu.ateş böcekleri insanları teker teker sevindirmek için yollara dökülmüştü bile kimbilir.hayatın döngüsü tüm hızla devam ederken türlerin kökeninde olduğu gibi güçlünün zayıfı yok ettiği bir dünya değilde güçlünün zayıfa yardım ettiği bir dünyada buluvermişlerdi kendilerini.mustafa ve öykü harikalar diyarındaydılar.mustafa bu hastaneye ilk geldiğinde hastanenin kapısından öykünün bulunduğu odaya kadar gelirken düşündüğü hiçbirşeyi düşünmediğini fark etti.evet evet gerçektende ne koridorlarda gördüğü hastalara hayali teşhis koymuştu.ne biraz parası olsa hepsine para yardımı yapmayı düşünmüştü.mustafanın aklı sadece ama Sadece minik kızındaydı.ama hayat devam ediyordu aldığı bir haftalık izin çok çabuk geçmişti ona göre .kızından ayrılıp yine işe gitmek çok zor gelsede buna mecburdu.hastanin kapısından içeri süzülen ışık hüzmesine karışıp gideceklerdi birazdan.hastanenin doğum kayıtlarında bir tane daha çentik birkaç boy ve kilo kaydı eklenecekti.meltemi bekleyen bu ışık hüzmesi onun gerçek başlangıcıydı.bu kapının ardında bir hayat onu bekliyordu.iyi ve kötü günlerle sıradan her insana olduğu gibi.medeniyet kendini gelistirmek adına bir savaşçı daha yaratmıştı.insan neslini sürdürmek adına bir kız çocuk yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder