Zırrrrr zırrrrrrrrr.işte yine çalıyordu şu lanet olası çalar saat.sabahları uyanmak ne zordu.annesinin her zaman dediği gibi akşam yatmak nedir sabah kalkmak nedir bilmiyordu.gece çalıssa ne olurdu sanki dünya yıkılmazdıya.öykü çoktan kalkmış kahvaltıyı hazırlamıştır bile. Beş dakika daha kestirmenin umudu olsada öykü rahat bırakmazdı.en iyisi kalkmaktı.gözlerini ovuşturdu.yataklarının başucunda duran kafes biçimli beşiğin yanına geldi.kundaklanmış kızını müddet seyretti.ona kalsa buradan hiç ayrılmazdı.istemeye istemeye tuvalete gidip elini yüzünü yıkadı.dislerini fırçaladı.sakalları hafiften uzamıştı.yarında kessem olur diye düşündü.havluyla elini yüzünü kuruladıktan sonra odanın uzun duvarını kaplayan elbıse dolabından bir gömlek bir pantolan çıkardı.her işin kendine göre iyi ve kötü yanları vardı.mustafaya göre işinin iyi yanlarından biri üniformasız olması.bu serbestlik onu mutlu ediyordu.bir insanın 20 sene boyunca bankada çalışmasına akıl sır erdiremiyordu.hergün sakal tıraşı ciddi kıyafetler.bunlar mustafaya göre değildi.
Kahvaltı masasında klasik türk kahvaltısı vardı her zamanki gibi.niçin türkler kahvaltıda heergün aynı şeyleri yiyorlar acaba diye sormak kimsenin aklına gelmiyordu.televizyonda bir kadın önünde bir sürü gazete manşetleri ve satırbaşlarını izleyicilere anlatıyordu.deniz kenarında uyuya kalan bir ailenin bebeği denize doğru ilerlerken bir köpek çocuğun önünde durup havlayarak aileyi uyandırmıs çocuğun hayatını kurtarmıştı.bu haberden sonra başka bir ülkede hükümet sokak köpekleri bir çocuğu öldürdüğü için hepsini katletme kararını anlatırken gözlerinden yaşlar süzülmüştü.spiker o çocuğu köpekler öldürmedi aslında dedi.hayvanların yaşam alanlarını yok ederek ve onlara kötü davranarak aslında insanlar öldürdü dedi.hepimiz katiliz aslında diyerek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder